Emsal AİHM Kararını Sunum Dilekçesi


ŞİŞLİ 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO : 2008/1555

KONU : Huzurdaki dava ile birebir örtüşen başka davada verilen emsal AİHM kararının sunumudur.

AÇIKLAMA :

Ekte sunduğum emsal AİHM kararı huzurdaki dava konusu ile birebir örtüşmektedir. Bu bakımdan bu kararın Sayın Mahkemeniz tarafından dikkate alınması yargılamanın adil neticelenmesi bakımından son derece önemlidir.

Huzurdaki dava ile Emsal AİHM kararına konu davanın birebir benzerliği şu şekildedir:

1. Kitabın yazarı Abdullah Rıza Ergüven “Yasak Tümceler” isimli bir roman yazmıştır.

Nedim Gürsel’in “Allah’ın Kızları” kitabı da bir romandır.

2. “Yasak Tümceler” kitabı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Marmara Üniversitesi İ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Tuğ tarafından bir bilirkişi raporu hazırlanmıştır. Ve raporda dine ve mukaddesata hakaret edildiği söylenmiştir.

“Allah’ın Kızları” isimli kitap hakkında da Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. İlyas Çelebi tarafından bir bilirkişi raporu hazırlanmıştır. Bu raporda da kitapta hakaretlerin olduğu, üslubun alaycı olduğu, insanların rencide edildiği vurgulanmıştır. Dahası Diyanet İşleri Yüksek Kurulu’nun verdiği iki ayrı raporda da “Allah’ın Kızları” kitabında “dine ve mukaddesata hakaret edildiği, alaycı ve rencide edici olduğu, kitabın halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” vurgulanmıştır.

“Yasak Tümceler” kitabıyla ilgili Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargımla sonucunda Abdullah Rıza Ergüven 2 yıl hapis ve para cezasına çarptırılmıştır. Son olarak da hapis cezası paraya çevrilmiştir.

Yargıtay da ilk derece mahkemesinin verdiği bu kararı onamıştır.

Abdullah Rıza Ergüven AİHM’e, ifade özgürlüğünden bahisle, AİHS’nin 10. Maddesinin ihlal edildiğini ileri sürerek başvurmuştur.

AİHM ise verdiği kararda yerel mahkeme kararını haklı bulmuş, AİHS’nin 10. Maddesinin yani ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine hükmetmiştir. Dahası yerel mahkeme tarafından verilen para cezasını cüzi bulmuş, ayrıca ulusal yargının “kitabın toplatılması kararı vermediğinin” eleştirel anlamda altını çizmiştir.

AİHM kararındaki şu cümleler dikkat çekicidir ve huzurdaki dava bakımından dikkate alınmalıdır:

“10. Maddenin 2. Paragrafında yer alan ifade ve düşünce özgürlüğü bazı “görev ve sorumlulukları” beraberinde getirmektedir; bunlar arasında yer alan din ve inanç özgürlüğü sözkonusu olduğunda başkalarına zarar verecek nitelikteki söylemlerden ve saygısızlık edecek davranışlardan kaçınılması gerekmektedir.

“Dini inançlara ve ahlaki görüşlere karşı sergilenen saldırılar sözkonusu olduğunda başkalarının haklarının korunması bakımından Avrupa ülkeleri arasında tek bir anlayışın olmayışı, ifade özgürlüğüne ilişkin düzenlemenin yapılmasında Sözleşmeci Devletlerin takdir yetkisini genişletmektedir.”

“Bir devlet, başkalarının inanç özgürlüğüne saygı bilinci ile düşünce ve ifade özgürlüğü ile bağdaşmayan yargı kanosunu teşkil eden fikirleri içeren davranışların önlenmesini meşru olarak gerekli görebilir.”

“AİHM sözkonusu müdahale ile Müslümanlar tarafından kutsal sayılan bazı hususlara yapılan saldırıların önlenmesinin amaçlandığına itibar etmektedir. AİHM, bu noktada alınan tedbirlerin ‘sosyal bir ihtiyaca’ karışılk geldiği sonucuna varmaktadır.”

“AİHM, ulusal yargı mercilerinin gerekçelerinin yeterli, başvuran hakkında aldıkları önlemlerin yerinde olduğunu ve yetkilerin takdir paylarını aşmadıklarını kaydetmektedir.”

“Alınan önlemin orantılılığı ile ilgili olarak, AİHM ulusal yargının anılan kitabın toplatılması kararını vermediğini ve netice itibariyle verilen para cezasının öngörülen amaçlar doğrultusunda cüzi olduğunu kaydetmektedir. Bu noktada AİHS’nin 10. Maddesi ihlal edilmemiştir.”

SONUÇ VE TALEP:

AİHM kararı, her yönüyle huzurdaki davaya emsal teşkil ettiği için sunulan bu kararın işbu yargılamada dikkate alınmasını ve sanık hakkında TCK 216. Madde uyarınca ceza verilmesini saygılarımla talep ederim. 05.05.2009

Ali Emre Bukağılı