Müdahillik Talebi Reddi ve Reddi Hakim Talebi Reddine İtiraz Edilmek Üzere İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne Gönderilme Talebi
DOSYA NO : 2008/1555 Esas
KONU : İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin vermiş olduğu karardaki 2 ayrı husus ile ilgili olarak beyanlarım ve dosyanın hem müdahillik talebimin reddi konusunda karar verilmek üzere hem de reddi hakim talebimin reddine itiraz edilmek üzere İSTANBUL 5. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE gönderilmesi talebimdir.
AÇIKLAMA :
Mahkemeniz kanaatimce hukuka aykırı olarak müdahillik talebimi reddettiğinden bahisle, gerekçelerini uzun uzun açıklayacak Sayın Mahkemenizin vermiş olduğu “müdahillik talebimin reddi” kararına itiraz ettim. Aynı zamanda yeni somut vakalardan da bahsederek Sayın Mahkemeniz hakimi Hakkı Yalçınkaya hakkında reddi hakim talebinde bulundum.
“Hakim kararlarına itiraz edilebilir” hükmü gereği yapmış olduğum müdahilliğin reddi kararına itirazım ve reddi hakim talebim hakkında, bu itirazı değerlendiren İSTANBUL 4. AĞIR CEZA MAHKEMESİ bu iki husus ile ilgili olarak şu kararı vermiştir:
1. Müdahilliğin reddine itiraz hakkında:
“Müşteki Ali Emre Bukağılı’nın katılma talebi konusunda mahkemesince karar verilmesine”
Kanundaki “hakim kararlarına itiraz edilebilir” hükmü çok açıktır. Ben de yasanın bana verdiği bu hakkı kullanarak müdahillik talebimin reddi kararına itiraz ettim. “Müdahilliğin reddi kararına itiraz” uygulaması, çok yerleşik bir uygulama olmamakla birlikte örnekleri mevcut hukuka uygun bir uygulamadır. Bu konuda bir şüphe yoktur.
Ancak İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi vermiş olduğu kararında benim itirazım hakkında hiçbir karar vermemiş, sadece bu konuda “mahkemesince karar verilmesine” demiştir. Oysa Sayın Mahkemeniz bu konuda zaten bir karar vermiş ve ben bu karara itirazım üzerine dosya yetkili İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin müdahillik talebimin reddi kararına yapmış olduğum itiraz hakkında “İTİRAZIM KABULÜNE” yahut “İTİRAZIN REDDİNE” yönünde bir karar vermesi gerekirken böyle bir karar vermeyerek, dosyayı tekrardan Sayın Mahkemenize iade etmesi kanaatimce sehven gözden kaçırılmış bir durumdur.
Bu bakımdan dosyanın, Sayın Mahkemenizin verdiği müdahillik talebimin reddi kararına itirazımın değerlendirilmek üzere tekrardan İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermesini TALEP EDİYORUM.
2. Reddi hakim talebim hakkında:
“Reddi hakim talebinin ve yine çekilme istediğinin reddine dair karar verilmiş olmakla.. bu konudaki talebin reddine” İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin reddi hakim talebim hakkında vermiş olduğu “reddi hakim talebinin reddi” kararı kanaatimce hukuka aykırı bir karardır. Zira dosya içeriğinden Sayın Mahkemeniz hakiminin aramızda yaşanan, karşılıklı şikayetlere ve davalaşmalara varan bunca olaydan sonra halen daha şikayetim üzerine açılmış bulunan huzurdaki davaya bakması yerinde olmayacaktır.
Sayın Mahkemeniz hakimi de aynı görüşte olacak ki, yazmış olduğu dilekçelerinde davadan çekilmek istediğini ısrarla vurgulamış, açık açık “nötr konumda kalamayacağını” dilekçesinde yazmıştır. Kanaatimce bunun daha ötesinde söylenecek bir söz bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin reddi hakim talebim hakkında vermiş olduğu “red” kararına, kanunumuzun “hakim kararlarına itiraz edilebilir” hükmü gereği tarafıma verilen bir hak olarak itiraz ediyorum.
Hukuken, itiraz üzerine dosyanın bir üst mahkemeye gönderilmesi gerektiğinden, dosyanın “reddi hakim talebimin reddi” kararına itirazımın değerlendirilmek üzere İSTANBUL 5. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’ne gönderilmesini TALEP EDİYORUM.
Saygılarımla
25.06.2009
Ali Emre Bukağılı
Baran Dergisi’nde Çıkan Gülçin Şenel İmzalı Yazının Sunum Dilekçesi
DOSYA NO : 2008/1555 Esas
KONU : Suça konu kitaptaki hakaretamiz sözlerin “düşünce özgürlüğü” kapsamında görülemeyeceğine dair BARAN DERGİSİ’nde çıkan Gülçin Şenel imzalı yazının sunumudur.
AÇIKLAMA : “BARAN” isimli haftalık siyasi bir dergide, Gülçin Şenel isimli yazar tarafından “NEDİM GÜRSEL’İN DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ” başlığıyla bir yazı kaleme alınmıştır.
Bu yazıda sanık Nedim Gürsel’in yazmış olduğu kitap yoluyla dini değerleri aşağılama suçu işlediği işlenmekte ve bu suçun “düşünce özgürlüğü” olarak görülemeyeceği örnekleriyle etraflıca izah edilmektedir.
Ayrıca yazıda, kitapta geçen kutsala yönelik hakaretamiz cümleler sarfedildiği için; “… hayvandan aşağı bir yaratık olacağını (olduğunu!) anlayamamış, en çirkef haliyle konuşuyor ‘insan’ (!) olarak…” denilmekte, sanık için de “bir tür Salman Rüşdi’liğe soyunmuş” olduğu vurgulanmaktadır.
Ekte sunduğum Baran Dergisi yazısını, huzurdaki davada suçun unsurlarından olan “toplumsal tepkiye” bir örnek olması bakımından sunuyorum ve dikkate alınmasını saygılarımla talep ediyorum. 24.06.2009
Ali Emre Bukağılı
Avusturya'da Bir Milletvekilinin Peygambere Hakaret Etmesi Üzerine Hakkında Verilen Mahkumiyet Kararının Sunum Dilekçesi
DOSYA NO : 2008/1555 Esas
KONU : Avusturya’da bir milletvekilinin Peygamberimiz’e hakaret etmesi üzerine hakkında mahkumiyet kararı verilmesi ve bu kararı Yüksek Mahkeme’nin onaması yönündeki gazete haberlerinin sunumu ve bu emsal kararların davamızda dikkate alınması talebidir.
Yargılama neticesinde milletvekili Susanne Winter hakkında Graz Eyalet Ceza Mahkemesi’nce 3 ay tecilli hapis ve 24 bin Euro para cezası verilmiştir. Mahkeme hakimi, milletvekilinin suçunu “belli bir dini aşağılamak ve halkı başka bir din ve onun kutsal değerlerine karşı kışkırtmak suçu” olarak belirlemiştir.
Görüldüğü üzere, Avusturya milletvekili hakkında mahkumiyet kararının verildiği suç, huzurdaki davada sanık Nedim Gürsel’in yargılandığı suç olan “dini değerleri aşağılama ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçu ile tamamen aynıdır.
Avusturya milletvekili Meslis üyesi iken yapmış olduğu bir konuşmadaki 2 cümlesinden dolayı suçlu bulunmuş ve hapis ve para cezasına çarptırılmıştır. Huzurdaki davada ise sanık yazmış olduğu kitapta şikayet dilekçemizde belirttiğimiz üzere çok sayıda hakaretamiz ve alaycı ifadelere yer vererek aynı suçu işlemiştir. Sanığın bu eyleminden dolayı basında, internette çıkan haberler, yorumlar sanığa ve kitabına yönelik toplumsal tepkileri göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Sözlü beyanın yanında yazılı beyan yoluyla hakaret edilmesi hukukumuza göre ceza miktarını arttırıcı bir sebeptir.
Sonuç olarak, bir Avrupa ülkesi olan Avusturya’da bir milletvekili sözlü olarak bir iki cümle ile Peygamberimize hakaret etmesi durumunda dokunulmazlığı kaldırılıp yargılanıp suçlu bulunuyorsa; Peygamberimize, diğer Peygamberlere, Peygamberimizin hanımlarına ve diğer kutsallara çok sayıda hakareti üstelik de yazılı bir şekilde yönelten sanığın suçlu olduğundan hiçbir şüphe yoktur.
İfade özgürlüğü ile açıklanması mümkün olmayan bu kararların önemle dikkate alınmasını saygılarımızla talep ederiz. 24.06.2009
Ali Emre Bukağılı
BM ve AİHM Kararları İle İlgili Gazete Haberleri
BM, İslam dinine hakareti yasakladı |
![]() 31/03/2007 BM İnsan Hakları Konseyi, İslam dinine hakaretin tüm dünyada yasaklanması çağrısında bulunulan bir kararı kabul etti. Konseyde, İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) sunduğu, "İslam'ı, terörizm, şiddet ve insan hakları ihlalleriyle tanımlama girişimlerinden derin endişe duyulduğunun dile getirildiği" karar 14'e karşı 24 oyla kabul gördü. 47 üyeli konseyin 9 üyesinin çekimser kaldığı oylamada, Avrupa ülkeleriyle Müslüman olmayan diğer bazı ülkeler karşı oy kullandı. Kararda, İslam dışında başka dinler zikredilmedi; ancak "herhangi bir dine ya da dinin mensuplarına karşı hakaret, kin, husumet ve şiddet içeren ırkçı ve yabancı düşmanı düşüncelerin yayılmasının yasaklanması için kararlı adımlar atılması" çağrısında bulunuldu. AB de kılavuz hazırladı Avrupa Birliği, üye ülkelerin hükümet sözcülerinin ve diğer yetkililerin açıklamalarında İslam ile terör arasında bağlantı kurmalarının önüne geçmek için özel bir kılavuz hazırladı. İngiliz Daily Telegraph gazetesinde yer alan habere göre, Brüksel'deki AB yetkilileri, terörle mücadele operasyonları duyurulurken kullanılacak 'incitici olmayan' tabirler teklifinde bulunan bir kitapçık hazırlandığını doğruladı. Bir Avrupa Birliği yetkilisi, gizli kitapçığın Müslüman inancının bozulmasını ve Avrupa'daki Müslümanların yabancılaşmasını önlemeyi hedeflediğini söyledi. Yasaklanan kelimeler arasında, 'cihat', 'İslamcı', ve 'köktendinci' gibi ifadeler de bulunuyor. 'İslamî terörizm' ifadesinin yerine 'eylemlerine İslam'ı âlet eden kötü niyetli teröristler' tabirinin kullanılması tavsiye ediliyor. Dış Haberler Servisi |

Artık İslam'a hakaret yasak
BM İnsan Hakları Konseyi, İslam dinine hakaretin tüm dünyada yasaklanması çağrısında bulunulan bir kararı kabul etti.
Konseyde, İslam Konferansı Teşkilatı'nın (İKT) sunduğu, "İslamı, terörizm, şiddet ve insan hakları ihlalleriyle tanımlama girişimlerinden derin endişe duyulduğunun dile getirildiği" karar 14'e karşı 24 oyla kabul gördü.
47 üyeli konseyin 9 üyesinin çekimser kaldığı oylamada, Avrupa ülkeleriyle Müslüman olmayan diğer bazı ülkeler karşı oy kullandı.
Kararda, İslam dışında başka dinler zikredilmedi, ancak "herhangi bir dine ya da dinin mensuplarına karşı hakaret, kin, husumet ve şiddet içeren ırkçı ve yabancı düşmanı düşüncelerin yayılmasının yasaklanması için kararlı adımlar atılması" çağrısında bulunuldu.
Avrupa ülkeleri dışında karara karşı çıkan diğer ülkelerin Kanada, Japonya ve Güney Kore olduğu, çekimser kalan ülkeler arasındaysa Gana, Hindistan, Nijerya, Zambiya ve bazı Latin Amerika ülkelerinin bulunduğu kaydedildi.
BM İnsan Hakları Komisyonunun yerine kurulan konseyin 47 üyesinden 17'sini Müslüman ülkeler oluşturuyor.
Konseyde bu kararın çıkması için ilk girişim, eylül 2005'te bir Danimarka gazetesinde İslam dünyasını rahatsız eden karikatürlerin yayımlanması üzerine başlatılmıştı.zaman
http://www.aktuelbakis.com/news/1007.html